Sorbonne’dan Prof. Frédéric Sojcher ICOMS 2022’de Sinemaya Dair Yorumlarıyla Sinemaseverleri Büyüledi
Uluslararası İletişim Bilimleri Sempozyumu iletişimin farklı dallarında çalışan önemli sayıda akademisyeni bir araya getirdi. TÜBİTAK destekli sempozyum, davetli konuşmacıları ile de adından söz ettirdi. Paris Sorbonne 1 — Pantéon’dan Prof. Dr. Frédéric Sojcher, Sakarya Üniversitesi öğrencileri ve sempozyum katılımcılarına kurmaca ile belgesel arasında konumlandırdığı sineması üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İletişim Fakültesi bünyesinde düzenlenen Uluslararası İletişim Bilimleri Sempozyumu (ICOMS), alanlarının mihenk taşlarını bir araya getirerek Prof. Dr. Nabi Avcı, Prof. Dr. Edibe Sözen, Prof. Dr. Frédéric Sojcher ve Prof. Dr. Jonathan Stubbs’u ağırladı.
İletişim alanında çalışan isimleri bir araya getirmek ve alanda faaliyet gösteren araştırmacılara katkı sunmak amacıyla, spesifik bir konudan ziyade iletişim üzerine kaleme alınan başarılı çalışmaları kabul eden Uluslararası İletişim Bilimleri Sempozyumu’nda bildiriler çevrimiçi ve yüz yüze olarak iki farklı şekilde sunuldu. TÜBİTAK’tan maddi destek alan sempozyum, 28–29 Kasım 2022 tarihleri arasında SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Paris Sorbonne Pantheon 1’de öğretim üyesi olan Prof. Frédéric Sojcher, yaptığı seminer sunumu ile sinema sanatına ilişkin derinlemesine analizler yaptı. Sakarya Üniversitesi’nden Dr. Muzaffer Musab Yılmaz’ın moderatörlüğünde gerçekleşen sunumda ilgi çekici tespitlerini sinemaseverlerle paylaştı:
“Yaratım zamanı ile öğrenme zamanını, sinema üzerine « düşünme » zamanı ile onu fiili anlamda gerçekleştirme zamanını birbirine karıştırmamak gerekiyor. Son uzun metraj filmim Le Cours de la Vie’nin çekimlerini derslerimle çakışmaması için yaz ayında gerçekleştirdim. Sorbonne’da öğrenciyken (bugün orada öğretim üyesiyim), Eric Rohmer hocamdı. O da aynı şeyi yapardı. Onun gibi olmayı çok isterim. Çünkü film çekerken yönetmensinizdir, hayal ederken değil.”
“Bana göre sinema okulları ile sinema eğitimi veren üniversiteler arasında bir ayrıma gidilmeli. Sinema okulları meslek öğretimi, profesyonel bir yaklaşım kazandırmak amacıyla tasarlanır. Bu mantık üniversitelerde de olabilir tabii, fakat akademi alanında düşünmek, analiz kabiliyetine sahip olmak, teorilere ve dünya sinemasına odaklanmak gerekiyor.”
“Geleceğin ne getireceğini kimse bilemez. Kuşkularım var. Eğer Hollywood sinemasının ekonomik üstünlüğünü kınayacaksam, çeşitli Amerikan filmlerini takdir edecek ilk kişi de ben olurum. Sinema salonlarında film izlesem de online film platformlarına aboneyim. Basmakalıp düşünmemeli, farklı film ve gösterim kanallarına yönelik açık fikirli olmalıyız.”
Röportajın tamamı ve Fransızca versiyonu için Türkiye Film Araştırmaları Dergisi’ne bakabilirsiniz:
Röportaj videosunu üniversitenin YouTube hesabından izleyebilirsiniz:
